30 Nisan 2015 Perşembe

Hint Yağı

Hint yağı ile ilgili birçok şey okumuş olabilirsiniz.
Özellikle kaş ve kirpiklerin beslenmesi ve uzaması konusunda yardımcı olması hakkında.
Ama benim okuduğum hint yağı hakkındaki kullanıcı yorumlarda,
'düzenli kullanım sonunda' tarzında ibareler mevcuttu.
Peki ya düzenli kullanmazsak?


İşim gereği, her gece yatarken düzenli olarak
hint yağını kullanacak bir şekilde çalışmıyorum.
Örneğin gece nöbetlerindeyken..

Eylül ayında aldığım Arifoğlu hint yağını
kesinlikle düzensiz bir şekilde kullandım.
Bazen haftada 2 kez kullanabildim, bazen bir hafta hiç kullanmadım,
bazende haftada 5-6 kez kullanabildim.

Ama sizlere kısaca şunu söyleyebilirim,
ürünü düzensiz kullansanız bile uzun süreli kullanım sonunda cidden faydasını görüyorsunuz.

23 Nisan 2015 Perşembe

Yelena Bryksenkova

Yelena Bryksenkova ismini daha önceden duydunuz mu 
bilmiyorum ama kendisi bir illüstratör.
Herkesin bildiği kitaplara da yeni bir tasarım yapabiliyor,
bir moda haftasında gördüklerine de.
Yaptıkları o kadar hoşuma gitti ki,bir kaçını sizinle paylaşmak istedim.


Mesela bu Yelena'nın hayalgücünden ortaya çıkmış bir Alice.






Resimlerin hepsi Yelena Bryksenkova'nın sitesinden alınmıştır.
Daha fazlası için www.yelenabryksenkova.com/

21 Nisan 2015 Salı

Meyve Suyu Kutusundan Çantaya

Evde içtiğiniz meyve suyu kutularından çanta yapmayı düşündünüz mü?
Hayır diyorsanız, Accesorize çoktan düşünüp
satışa sunmuş bile!


Kullanışlı olmadığının farkındayım ama
çok tatlı değil mi!!! 

20 Nisan 2015 Pazartesi

Denedim Biliyorum: Pastel Day Long Kissproof Ruj

Herkese yeni bir Denedim Biliyorum yazısından merhaba!
Bu haftaki konuğumuz çok sevilen Pastel Daylong Kissproof ruj!



Geçtiğimiz haftalarda demiştim ya,
zamansızlık hepimizin ortak sorunu şimdi.
Bazen çalışırken bırakın rujumu tazelemeyi,
tuvalete gidecek vakti bile bulmakta zorlanıyorum.
İçeriklerindeki kimyasal fazlalık yüzünden uzun süre
kalıcı yada waterproof özelliğe sahip ürünleri genellikle tercih etmemeye çalışıyorum.
Fakat işteyken rujumu tazeleyemediğimde,
dudağımın sadece dış tarafında kalmış ve
kötü görünen rujlardan sıkılıp kalıcı bir ruj almam gerektiğine karar vermiştim.
Tercihimi Pastel'den yana kullanmıştım,
gelin hep beraber inceleyelim.


Bendeki renk 20 numara.
Benim için tam joker renk oldu diyebilirim.
Çoğu makyajla uyum sağlayan bir renk.

Gloss şeklinde olduğu için dudaklarınızdaki
kuruluğu belli etmiyor,
sürüldükten 20 saniye sonra sabitleniyor.
Sabitlendikten sonra matlaşıyor.
Pigmentasyonu gayet iyi, tek katta opaklık sağlıyor.
Bir şeyler yedikten sonra bile geçmemesi,
sürüldükten 3-4 saat sonra bile kalması ile benim için vazgeçilmez oldu bile.
Fakat siz daha uzun süre kalıcı bir ürün arıyorsanız bu size uygun değil.
Çünkü maksimum kalış süresi 4 saat.

İçerik incelemek DB yazılarını yazarken benim için vazgeçilmez
oldu fakat ürün kutusuz satıldığı için herhangi bir içerik listesi mevcut değil.
Pastel'in sitesine girdiğinizde de herhangi bir içerik listesini malesef bulamıyorsunuz.
Fakat şuna eminim ki pek hoş bir içerik listesi yoktur.

Ürünü bir çok parfümeride 15-20 TL arası fiyatlara bulabilirsiniz.

Pastel Day Long Kissproof ruja puanım 5 üzerinden 4!
Kızların ürün hakkındaki yorumlarını okumak için:



14 Nisan 2015 Salı

Mim: Allah Beni Böyle Yaratmış

Sevgili Esra'nın blogunu okuyor musunuz bilmiyorum ama
okumuyorsanız çok şey kaybediyorsunuz onu baştan söyleyeyim.
Düzenli olarak yazdığı Allah Beni Böyle Yaratmış 
yazılarını bir mim haline getirmiş, ve tada!
Yazma sırası bana da geldi.
Çoğunlukla kendimi anlatmıyorum blogda,
haydi bir değişiklik olsun.




Baştan söylemek istiyorum, yaptığım işi pek sevmiyorum.
Kabul,nefret ederek yapmıyorum ama bayıla bayıla yapıyorum da denemez.
Yada şöylede söyleyebilirim, yaptığım işten istediğim iş doyumunu alamıyorum.
Zaten zorla çalışmaya başladım ve bir yıldır çalışabildiğime ben bile inanamıyorum.
Zorunlu olarak çalışmam gereken 3 yılım daha kaldı.
(Okul ve iş konusu biraz karmaşık bir konu hayatımda.
Ama size şunu öneririm,
siz siz olun özel bir üniversitede karşı ödemeli burs kazanarak okumayın >.<)
Ha, sonrasında nolcak derseniz inanın bilmiyorum,
şimdilik aklımda olan fikirler var ama malesef daha hiç birini gerçekleştiremedim.
Zaten bir de şöyle bir durum var ki, 
ben hala büyüyünce ne olmak istediğime karar verebilmiş değilim.
Evet, ben hala büyümedim tamam mı :D


Alerjim daha da artıp yetişkin sivilceleri denilen o uyuz şeylere yol açmadan önce kahvaltılarımı sadece sütle yapardım bile denebilir. Sabah ve akşam kocaman bi bardak süt.
Bak yine canım istedi. 3-4 yıldır, iki yudumdan fazla süt içmemişimdir.
Bu bana yapılabilecek en kötü şeylerden biri.
Ki peynir konusuna hiç girmiyorum bile.
Alerjim süt ve süt ürünleri yediğim zaman arttığı için sütü tamamen kesip, peyniri olabildiğince az yemeğe çalışıyorum.



Ben aslında çok çabuk sinirlenen bi insandım ne oldu bana bilmiyorum.
İş yerinde sinirleri aldırmış gibi dolanıyorum.
Genellikle karşımdakinin bağırıp, çağırması pek umrumda olmuyor,
o sinirlenmiş amaaan çokta tın havalarında oluyorum.
Böyle bi nazik nazik, içimdeki salon kadının havasından çıkmadan cevap vermelere falan.
Allah'ım bu ben değilim ya! 
Ama neyse baya işime yarıyor bu sonradan çıkıp gelen huşu.

Bir şeyleri tekrar izlemekten, okumaktan hiç bıkmam.
5653556 kez okuduğum bir kitabı sanki ilk defa okuyormuşçasına okuyabilir yada izleyebilirim.
Benim için özel olan bir kaç şey var hayatımda.



Blog olayına haşır neşir olmaya başladıktan sonra hiç tanımadığım insanlarla o kadar kolay buluşup kaynaşmaya başladım ki.
Başlarda buluşmadan önce ne konuşucaz, ne yapıcaz diye nasıl strese girerdim.
Hatırlıyorumda Burcu'yla ilk defa buluşacağımızda cidden stresliydim.
Neden Burcu'dan örnek verdin derseniz, kendisi benim tanıştığım ilk bloggerlardandı.
Ki iyi ki de öyleydi.
Allah'ım tam bir yaz insanıyım.
Sıcağın, güneşin, denizin, yazlık kıyafetlerin.
Hatta bazen kızlarla dalga geçerim,
yaz gelsin terlemeye bile bayılıyorum diye.
Ha nedir muhteşem tatiller yapıyor, harika yerlere mi gidiyorum.
Hayır, ama yaz mevsiminde olmak bile bana yetiyor.
Sıcaaaak, güneşşş.. Bana bunlarla gelin :D
Ha, Ankara'dan İzmir'e taşındın, tam şehrindesin diyebilirsiniz şimdi bana.
Ama bence değilim. İçimdeki Ankara sevgisi o kadar fazlaymış ki,
bir yılı aşkın İzmir'deyim, hala Ankara diyorum, hala Ankara.
Bıraksalar dönerim ama İzmir'de işim açısından çekici bir kaç şey mevcut.,
Yoksa ben baştan İzmir'e gelmeyi düşünmezdim bile.
Şimdi sevgili İzmir'liler kızmasın ama bana,
İzmir'i seviyorum yine de.
Bi sıkıntı çıkmazsa daha 3 yıl beraberiz ayol.

Bana evi temizletin, sildirin, süpürtün ama
nevresim geçirtmeyin.
Özellikle yorgan!!
Geçiremiyorum, olmuyor.
Ben onları geçirmeye üşendiğim için 2 gece nevresimsiz
yatak, yorgan, yastıkla yattığımı bilirim be.
Nevresimleri geçirme işi hiç benlik değil, yapamıyorum.
Tek yaşayınca bu işten kaçış olmuyor ama malesef. Geçen hafta geçireyim dedim, yorgan konusunda yine bi beceriksizlik yaptım. Neyse en azından her şey şu an nevresimli.

Uzun zamandır böyle uzun uzun, kendimi anlattığım bi yazı yazmamıştım bloga.
Esra mimlemeseydi kesin yazmazdım da, kendimi biliyorum.
Mim konusunda kimseyi zorlamak istemem,
isteyen alıp yapsın.
Ama son zamanlarda blog yazıları cidden azaldı bence,
bloglar arttı falan filan ama kaliteli yazılar...
Herkes Instagram'da yada Youtube'da artık.
Neyse....