14 Nisan 2015 Salı

Mim: Allah Beni Böyle Yaratmış

Sevgili Esra'nın blogunu okuyor musunuz bilmiyorum ama
okumuyorsanız çok şey kaybediyorsunuz onu baştan söyleyeyim.
Düzenli olarak yazdığı Allah Beni Böyle Yaratmış 
yazılarını bir mim haline getirmiş, ve tada!
Yazma sırası bana da geldi.
Çoğunlukla kendimi anlatmıyorum blogda,
haydi bir değişiklik olsun.




Baştan söylemek istiyorum, yaptığım işi pek sevmiyorum.
Kabul,nefret ederek yapmıyorum ama bayıla bayıla yapıyorum da denemez.
Yada şöylede söyleyebilirim, yaptığım işten istediğim iş doyumunu alamıyorum.
Zaten zorla çalışmaya başladım ve bir yıldır çalışabildiğime ben bile inanamıyorum.
Zorunlu olarak çalışmam gereken 3 yılım daha kaldı.
(Okul ve iş konusu biraz karmaşık bir konu hayatımda.
Ama size şunu öneririm,
siz siz olun özel bir üniversitede karşı ödemeli burs kazanarak okumayın >.<)
Ha, sonrasında nolcak derseniz inanın bilmiyorum,
şimdilik aklımda olan fikirler var ama malesef daha hiç birini gerçekleştiremedim.
Zaten bir de şöyle bir durum var ki, 
ben hala büyüyünce ne olmak istediğime karar verebilmiş değilim.
Evet, ben hala büyümedim tamam mı :D


Alerjim daha da artıp yetişkin sivilceleri denilen o uyuz şeylere yol açmadan önce kahvaltılarımı sadece sütle yapardım bile denebilir. Sabah ve akşam kocaman bi bardak süt.
Bak yine canım istedi. 3-4 yıldır, iki yudumdan fazla süt içmemişimdir.
Bu bana yapılabilecek en kötü şeylerden biri.
Ki peynir konusuna hiç girmiyorum bile.
Alerjim süt ve süt ürünleri yediğim zaman arttığı için sütü tamamen kesip, peyniri olabildiğince az yemeğe çalışıyorum.



Ben aslında çok çabuk sinirlenen bi insandım ne oldu bana bilmiyorum.
İş yerinde sinirleri aldırmış gibi dolanıyorum.
Genellikle karşımdakinin bağırıp, çağırması pek umrumda olmuyor,
o sinirlenmiş amaaan çokta tın havalarında oluyorum.
Böyle bi nazik nazik, içimdeki salon kadının havasından çıkmadan cevap vermelere falan.
Allah'ım bu ben değilim ya! 
Ama neyse baya işime yarıyor bu sonradan çıkıp gelen huşu.

Bir şeyleri tekrar izlemekten, okumaktan hiç bıkmam.
5653556 kez okuduğum bir kitabı sanki ilk defa okuyormuşçasına okuyabilir yada izleyebilirim.
Benim için özel olan bir kaç şey var hayatımda.



Blog olayına haşır neşir olmaya başladıktan sonra hiç tanımadığım insanlarla o kadar kolay buluşup kaynaşmaya başladım ki.
Başlarda buluşmadan önce ne konuşucaz, ne yapıcaz diye nasıl strese girerdim.
Hatırlıyorumda Burcu'yla ilk defa buluşacağımızda cidden stresliydim.
Neden Burcu'dan örnek verdin derseniz, kendisi benim tanıştığım ilk bloggerlardandı.
Ki iyi ki de öyleydi.
Allah'ım tam bir yaz insanıyım.
Sıcağın, güneşin, denizin, yazlık kıyafetlerin.
Hatta bazen kızlarla dalga geçerim,
yaz gelsin terlemeye bile bayılıyorum diye.
Ha nedir muhteşem tatiller yapıyor, harika yerlere mi gidiyorum.
Hayır, ama yaz mevsiminde olmak bile bana yetiyor.
Sıcaaaak, güneşşş.. Bana bunlarla gelin :D
Ha, Ankara'dan İzmir'e taşındın, tam şehrindesin diyebilirsiniz şimdi bana.
Ama bence değilim. İçimdeki Ankara sevgisi o kadar fazlaymış ki,
bir yılı aşkın İzmir'deyim, hala Ankara diyorum, hala Ankara.
Bıraksalar dönerim ama İzmir'de işim açısından çekici bir kaç şey mevcut.,
Yoksa ben baştan İzmir'e gelmeyi düşünmezdim bile.
Şimdi sevgili İzmir'liler kızmasın ama bana,
İzmir'i seviyorum yine de.
Bi sıkıntı çıkmazsa daha 3 yıl beraberiz ayol.

Bana evi temizletin, sildirin, süpürtün ama
nevresim geçirtmeyin.
Özellikle yorgan!!
Geçiremiyorum, olmuyor.
Ben onları geçirmeye üşendiğim için 2 gece nevresimsiz
yatak, yorgan, yastıkla yattığımı bilirim be.
Nevresimleri geçirme işi hiç benlik değil, yapamıyorum.
Tek yaşayınca bu işten kaçış olmuyor ama malesef. Geçen hafta geçireyim dedim, yorgan konusunda yine bi beceriksizlik yaptım. Neyse en azından her şey şu an nevresimli.

Uzun zamandır böyle uzun uzun, kendimi anlattığım bi yazı yazmamıştım bloga.
Esra mimlemeseydi kesin yazmazdım da, kendimi biliyorum.
Mim konusunda kimseyi zorlamak istemem,
isteyen alıp yapsın.
Ama son zamanlarda blog yazıları cidden azaldı bence,
bloglar arttı falan filan ama kaliteli yazılar...
Herkes Instagram'da yada Youtube'da artık.
Neyse....




2 yorum:

  1. Bizde benim her üşendiğim ev işi için güzel bir taktiğim var, şöyle ki:
    - Bunuuus, nevresim geçirmece oynayalım mıııı?
    - Bulaşık makinesi yerleştirmece oynayalım mıııı?
    - Çamaşır katlamaca/çorap eşleştirmece oynayalım mıııı?
    İşte bir elin nesi var iki elin sesi var Fatmachan, bak ben çocuk yapıp oyunlara katılımı (!) arttırmayı bile düşünüyorum :) Sen daha dur öööyle! Nevresimi tek başına geçirmek de ne pis işkencedir arkadaş, tortop yorganla yatmışlığım çoktur >.<
    Ve son olarak, rabbim seni ne güzel yaratmış yea :)

    YanıtlaSil
  2. Fatmacım ne içten bir yazı olmuş, çok teşekkür ederim :)

    Ya ben de İzmir'de bir hafta kalmaya ancak dayanıyorum, Ankara'ın yeri apayrı bende de :D
    Nevresim değiştimek kabusum benim de, şunun kolay bir yolunu bulsalar ya keşke :/

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı çok seviyorum!! :)